Bonomo'yu(yazının geri kalanında Bonomo kendisi) ilk kez MTV sunucusu olarak tanımıştım ben.MTV için çalışırken de -yanlış hatırlamıyorsam- Durex marka prezervatif reklamında kasiyer kızla cilveleşen delikanlı rolünü kaptı akabinde de şöhret pıtır pıtır peşinden geldi.bayat ve uzun soluklu olmayacağı reklamlarından bile belli olan +18 dizisinde de rol aldı ama asıl patlamasını müzikle yaptı.geride bıraktığımız senede gençler arasında hızzzzzla yayılan Can Bonomo sapıklığı sebebiyle ben pek kendisine ilişmek istemedim ama "İstanbul müziği" olarak nitelendirilen sound'u tıpkı İstanbul gibi kozmopolitti -belki "İstanbul müziği" denmesinin sebebi de budur,bilinmez- bu da ilgimi fazlasıyla çekti.
2-3 hafta önce "Eurovision'a Kıraç gidiyor haberini" duyunca kendimi ayağımdan tavana asıp sallandırmak istemiştim,Twitter'da protesto falan filan derken,şutladık anadolu rakçısı Kıraç'ı.geriye yıllardır adı kulislerde zikredilen 2-3 isim kalmıştı;Atiye,Hande Yener ve Murat Boz...ben bu 3 isimden Atiye'nin gitmesi taraftarıydım amma velakin TRT büyüüük bi sürpriz yaptı ve Eurovision'a Can Bonomo'yu göndereceklerini açıkladı.açıkçası sadece 2 şarkısını bildiğimden inanılmaz sevinemedim ama ilginçtir ki üzülmedim de.şimdiyse çok daha başka düşünüyorum.az önce bahsettiğim o kozmopolit müziğiyle Eurovision'da yıllardır "yapmaya çalıştığımız" doğu-batı sentezi müziği bambaşka bi şovla sunacağına ve seyirciyi sürekli "up" tutacağına eminim.bu yüzden sevinçliyim de.
son olarak belirtmeden geçemeyeceğim ki;kendisine ve müziğine olan ilgim düzenli bi biçimde artmakta.
Mayıs'ı iple çekiyorum!